Page 97 - TÜRKÇE 2
P. 97

SEPETÇİ DEDE


                  Salkım salkım meyveleri, tombul tombul seb-

           zeleri olan pek zengin bir köyde parlak gözlü, bilgiç
           sözlü  ama  canları  çok  sıkılan  çocuklar  yaşarmış.

           Aynı köyde bir de nur yüzlü sepetçi dede varmış.
           Sepetçi  dede,  köyden  akan  derenin  kıyısında  otu-
           rur, etraftan topladığı sazlıklardan bir sürü sepet

           örermiş. Ördüğü sepetlerin içlerine çeşit çeşit mey-
           veler koyup, üstüne de kırmızı bir kurdele bağlayıp

           dereye atarmış. Onu gören çocuklar “Sepetçi dede
           bu sepetleri acaba neden örüp örüp suya atıyor?”
           diye meraklanırlarmış.

                  Bir gün bakmışlar olacak gibi değil, gidip so-
           ralım da merakımız geçsin demişler. Sepetçi dedenin yanına varıp sormuşlar:
           - Sepetçi dede, şeker dede.... Bin zahmetle ördüğün bu sepetleri neden suya atıyorsun?

           Güzel yüzlü sepetçi dede onlara gülümsemiş ve demiş ki:
           - Yavrularım, benim canım oldum olası çok sıkılır. Bu dere de boşa akıp gidiyor, ben
           de bir iyilik yapıp can sıkıntımla beraber dereye atıyorum. Bunda şaşılacak ne var ki?

                  Çocuklar dedeciği çok haklı bulmuşlar ve o günden sonra canları her sıkıldığında
           sepetçi dedenin yanına gelip, ondan masallar dinlemişler.

                  Aradan aylar geçmiş. Yağmurlu bir günde sepetçi dede başka bir köye taşınmış.
           Çocuklar bu duruma çok üzülmüşler. Canları yeniden sıkılmaya başlamış.
                  Tam o esnada aşağı köyden beş çocuk gelmiş. Bizim çocukların yanına gelip

           sormuşlar:
           - Arkadaşlar, buralarda bir sepetçi dede olacaktı. Onu gören var mı?

           Çocuklar birbirlerine bakmışlar, “Sepetçi dede buradan taşındı.” diyecek olmuşlar ama
           anlamışlar ki aşağı köyden gelen bu çocuklar sepetçi dedenin suya attığı sepetleri alıp
           karınlarını doyuruyorlarmış. Hemen lafı değiştirmişler:

           - Sepetçi dede bir iki güne kalmaz gelir arkadaşlar, siz hiç merak etmeyin, demişler.
           Aşağı köyün çocukları gidince hemen işe koyulmuşlar.
           “Madem bizim de canımız sıkılıyor, haydi biz de sepetçi dedenin yaptığını yapalım. Bir

           iyilik yapalım ve suya atalım. Hem aşağı köyün çocukları sevinsin, hem de bizim canı-
           mızın sıkıntısı geçsin.” demişler.
                  Hep  birlikte  sepet  örmeye  başlamışlar.  Ördükleri  sepetlerin  içine  çeşit  çeşit

           meyveler, şekerler ve ekmeklerle doldurup özenle suya atmışlar. Hem sepetçi dedeyi
           unutmamışlar, hem de aşağı köydeli arkadaşlarını mutlu etmişler.



                                                                                                     H  a  y  a  l     A  ğ  a  c  ı
                                                                                                  Düzenlenmiştir
                                                              97
   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102